PAYİTAHTTA BİR ÖMÜR
TRAFİK SİGORTASINA YETKİ BELGESİ ESNAF ÇÖZÜMÜ
Konya’da etliekmek savaşları-2
SURİYE’YE “OSMANLI YÖNETİM MODELİ” LAZIMDIR.
HRİSTİYAN BİR KOMŞUN NAMAZ KILSA NE DERSİN?
Laiklerin gücü nereden geliyor?
Bitcoin altına rakip olabilir mi?
HAK AŞIĞI AHMED-İ KUDDÛSİ
Yeni Bir Yıla
BİZ YAPTIK BİZ
“Ver Korkuyu” Değil; “Ver Coşkuyu”
DOĞAL ŞİFA KAYNAĞI: YEŞİL ÇAY
İNGİLİZLER VE HİNDİSTAN’IN KARANLIK TARİHİ
SULTAN VAHDETTİN’İN MEZARI TÜRKİYE’YE GETİRİLSİN
Oynamak İstemeyenler Varsa İsteyenler Oynasın
ALMANYA’DA TÜRK OLMAK -2-
Futbolun Yazılı Olmayan Kuralı…
SURİYE’NİN BÖLÜNMESİ
Alfa Romeo Junior
KONYALISIN ETLİEKMEK
Dostluklarımız dünyalık değil, ahiretlik olmalıdır. Ahiretlik dostluklar; Allah (c.c.)'ın rızasını kazanmak için çalışılarak kazanılabilir. Cennetin en güzel nimetlerinden biri de dostlarla bir araya gelip İslam için yapılan mücadele günlerinin hatırlanmasıdır. Cennette dostlar birbirlerine rahatça ulaşıp oturup sohbetler yapabileceklerdir. Eşimizi, çocuklarımızı, akrabalarımızı, dostlarımızı, kardeşlerimizle birlikte cennetlerde olmak istiyorsak hayatımızı İslam'a uygun yaşamalıyız. Güzel ahlâk sahibi öyle dostlar edinmeliyiz ki; yüzüne baktığımızda Allah (c.c.)'ı hatırlatmalı ve haramlardan sakınmamız 'a, ibadetlerle dopdolu kulluk görevimizi gereği gibi yapmamıza vesile olmalı...
Bizleri günaha sürekleyen sonucunda cehenneme götürücü davranış sergileyenler kimler olursa olsun kesinlikle onlardan uzak durmalıyız. Bir ata sözünde: ‘bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim.' denilerek bu husus çok güzel özetlenmiştir. Çünkü kişi dostunun, arkadaşının davranışlarından, yaşayışından etkilenir. Dünyadayken dostum, arkadaşım dediklerimizi elbette cennetlerde görmek isteriz. Ancak dünya hayatında yaşantısında İslam'a uygun yaşamayanların cennetlere gitmesi de mümkün değildir. Bu hakikati göz önünde bulundurarak yaşamalıyız. Dostlarla cennetlerde buluşmak çok özel ve güzel. Dostların hepsini cennetlerde görmek istiyorsak ki istemeliyiz, o zaman cennete götürecek davranışlara devam etmeli, cehenneme götürecek davranışlardan da kaçınmalıyız. İmtihan dünyasındayız. Aslında bu dünyadaki imtihanın soruları sorulmuş ve cevapları da verilmiştir. Yani kopya çekmek serbesttir diyebiliriz. Kur'an-ı Kerimi, hadis-i şerifleri açıp okumalı emirlerini yapıp yasaklarından da kaçınmalıyız. Aile efradı, akraba ve dostlarımızdan bazılarını cehennemde görüp bulduğumuzda ne kadar çok üzüleceğimiz aşikardır. Orada üzülmemek dostlarımızdan hiçbir noksan olmadan Cennetlerde buluşmak için bir birimizi uyarıp kurtuluşumuzu sağlayacak Salih ameller işlemeliyiz. Şu fani dünyada bile sevdiğimiz bir kardeşimizi kötü durumda gördüğümüzde elbette üzülürüz. Buradakilerin Nasuh tövbe ile afları olabilmekte ancak ebedi alemde cehenneme gidenlerin son pişmanlıklarının da bir faydası olmayacaktır.
Rabbimiz bizlere dünya ahiret dostları nasip etsin! Her birimizin olduğu gibi hamdolsun benimde çok özel ve güzel dostlarım var... İnsanın gerçek anlamda kurtuluşu, mutluluğu için, öncelikle sağlam bir İmana sahip olması ve İmanın gerektirdiği şekilde Kur'an ve sünnetin emrettiği hususlarda Salih amellerle dolu bir hayat yaşayıp, yasak ettiklerinden de kaçınarak kurtuluşu ümit etmesi gerekmektedir. İman çok önemli bir özellik olmakla birlikte, Salih amellerle desteklenmeyen İmanın korunması, muhafazası da çok zordur. İman ile birlikte Salih amellerde gerekir. Çünkü İmanı besleyen, güçlendiren ana unsur Salih amellerdir. İlâhi emirler doğrultusunda yapılan, Allah (c. c.)'ın hoşnut olacağı çalışmalara, Salih amel denir. İmana dayanmayan çalışmaların hiçbir önemi yoktur. İman esastır, ibadetler ise İmanın güçlü olmasını sağlayan özelliklerdir. Bu hususu bir örnekle açıklamak gerekirse; Orta Okul diploması olmayan bir kişi, gayri resmi olarak herhangi bir Liseye devam etse, yapılan her sınava katılsa ve her birinde başarılı olsa, bu kişinin sonuçta Lise diploması alması mümkün olabilir mi? Elbette mümkün olmaz ve Lise diploması alamaz. Lise diploması alması için öncelikle Orta Okulu bitirmesi gerekmektedir. Aynen bu örnekte olduğu gibi, İmana sahip olmadan yapılacak her güzel davranışın kazandıracağı hiçbir şey yoktur. Salih amellerin kabul olmasının temel şartı İmandır.
İman ile İbadet, Salih amel arasında sıkı bir ilişki vardır: İman, ibadetin kaynağı ve sebebidir. İbadet ise, İmanın desteği, gıdası ve muhafazasıdır. İbadet ettikçe, iman gürleşir, ibadeti gevşettikçe azalır. İman, kalpte parlayan bir ışık, bir mum ise, ibadet onu koruyan cam fanus gibidir. Bu ışık kaynağının bedenimizin her tarafını aydınlatması, hareket ve iş haline gelmesi iyi ameldir. Kökü İman olan İslam ağacının, meyveleri ibadet ve güzel ahlaktır. İman olmadan ibadetlerin bir yararı yoktur. İbadet olmaksızın imanı muhafaza etmek çok zordur. Hafif bir esintide sönüveren fanusu olmadan yanan bir mum gibidir. İbadetleri yaparak imanımızı sağlama almak zorundayız. Noksanlıklarımızı hatırlatıp iyilikleri yapmaya teşvik eden güzel insanlara, dostlar selam olsun...
Âyet-i Kerimelerde: "İman edip iyi davranışlarda bulunanlara, içinden ırmaklar akan cennetler olduğunu müjdele! O cennetlerdeki bir meyveden kendilerine rızık olarak yedirildikçe: Bundan önce dünyada bize verilenlerdendir bu, derler. Bu rızıklar onlara (bazı yönlerden dünyadakine) benzer olarak verilmiştir. Onlar için cennette tertemiz eşler de vardır. Ve onlar orada ebedî kalıcılardır.” Bu âyette, dünyada Müslüman olup güzel işler yapan ve gerçekten Mü'min olarak ahirete göçen kimselerin alacakları mükâfatlar anlatılmış, orada cennetliklere verilen nimetlerin dünyadakilere benzediğine işaret edilmiştir. Ancak, ahiret nimetlerinin dünyadakilerle aynı olduğu düşünülmemelidir. Nitekim bir hadiste ‘Cennet ehline gözlerin görmediği, kulakların işitmediği, kalplerden bile geçmeyen nimetler verilir' buyrulmuştur. "İman edip yararlı iş yapanlara gelince onlar da cennetliktirler. Onlar orada devamlı kalırlar.” "İman edip iyi işler yapan, namaz kılan ve zekât verenler var ya, onların mükâfatları Rableri katındadır. Onlara korku yoktur, onlar üzüntü de çekmezler.” (Bakara Sûresi âyet:25, 82, 277)
"İnanıp da iyi işler yapanlara gelince ki hiç kimseye gücünün üstünde bir vazife yüklemeyiz- işte onlar, cennet ehlidir. Orada onlar ebedî kalacaklar.” (A'raf Sûresi âyet:42) "İnanıp, iyi işler yapanları da, içinde ebediyen kalmak üzere girecekleri, zemininden ırmaklar akan cennetlere sokacağız. Orada onlar için tertemiz eşler vardır ve onları koyu (tatlı) bir gölgeye koyarız.” ( Nisâ Sûresi âyet:57) "Asra yemin ederim ki insan gerçekten ziyan içindedir. Bundan ancak iman edip iyi ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler müstesnadır.” (Asr Sûresi âyet:1-3) buyrulmuştur. İnsanın dünyadan beraberinde götürebileceği tek şey vardır. O da sadece amelleridir. Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s): "Ölen kimseyi üç şey kabre kadar takip eder; çevresi, malı ve ameli. Bunlardan ikisi geri döner, biri kendisiyle kalır. Çevresi ve malı geri döner, ameli kendisiyle kalır.” (Riyâzüs Sâlihin, c.1,No:104) "Amellerin en üstünü Allah için sevmek, Allah için buğz etmektir.” (Ebu Dâvud, Sünnet, 2) buyurmuştur.
Ailemizden, dostlarımızdan, Cennete gitmeyen kalmasın diyorsak; hayatımızı İslama uygun yaşamalıyız güzel ahlak sahibi İyi örnekler olmalıyız. İnanın çok kolay. Haramlardan uzak durup helaller dairesinde yaşayıp kulluk görevlerini yapan Mü'minlerden olursak kurtuluş garanti... Dünya-ahiret dengesini kurmalıyız. Allah'dan gelip Allah'a dönüleceğine inanan insanlar için dünya hayatı, ebedi hayat olan ahiret hayatı için bir hazırlık yeridir.
Gerçek anlamda İman eden, İmanın gereği ibadetleri, Salih amelleri hayatına hâkim kılarak Allah(c.c.)'ın rızasını kazanıp bütün dostları ve sevdikleriyle Cennetlere giren Mü'minlerden olmamız duası ile sıhhat ve afiyetler dilerim.
HRİSTİYAN BİR KOMŞUN NAMAZ KILSA NE DERSİN?
‘DİNDE ZORLAMA YOKTUR’ U NASIL ANLAMALIYIZ?
HAKİKİ VUSLAT ÖLÜMLE MÜMKÜNDÜR
BAŞARI; ÇALIŞMAKLA MÜMKÜNDÜR
AHİRETİ ÖNCELEYEREK DÜNYA NİMETLERİNDEN FAYDALANMAKTA BİR SAKINCA YOKTUR
FEDAKÂR, DAVA ADAMI EĞİTİMCİLERİMİZİN 24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜ KUTLUYORUM
NAMAZ; İSLAM DİNİNİN DİREĞİDİR
YARATAN RABBİNİN ADIYLA OKU!
ŞEHİD YAHYA ES- SİNVAR’IN VASİYETİ
TEBLİĞ ETTİĞİMİZİ TEMSİL ETMİYORSAK TESİRLİ OLMAMIZ MÜMKÜN DEĞİLDİR